0 Takipçi
Zengin bir geçmişe ve geniş bir başarı listesine sahip olan Tim Green, 2000'lerin ortalarından bu yana yüksek bir başarı seviyesini korumuştur. Kendisini en gerçek sesini ifade etmeye adamış bir sanatçı olarak, Tim'in derin deneyimi, doğuştan gelen müzikal yeteneği ve sıkı çalışması, büyük başarısının temelinde yatmaktadır. Son yıllarda, All Day I Dream ailesiyle, özellikle de yakın dostu Sébastien Léger ile olan işbirliği ve melodik sesi benimsemesi, eşi benzeri görülmemiş bir yaratıcılık ve öz tatmin dönemi başlatmıştır. Kariyeri boyunca yaşadığı başarı, iniş çıkışlar olmadan gelmemiştir, ancak her değerli yolculuk gibi, ihtişam ve içsel mutluluğa giden yol da böyle olmalıydı. Yüksek iş ahlakı ve doğuştan gelen yeteneği sayesinde Tim Green, yaratıcılığında olgunluk ve özgürlük açısından yeni seviyelere ulaşmıştır… ve daha fazlası yolda. Tim'in müzikal yeteneği doğuştan gelen bir niteliktir, DNA'sında yer alır. Babası bir klavyeci olup, Tim sekiz yaşında gitar dersleri almaya başlamıştır, yani müzik hep hayatında olmuştur. Çeşitli sesler ve etkilerle dolu bir müzik dolu evde büyümek, Tim'in zihnini geniş bir ilham yelpazesiyle doldurmuştur. Elektronik müzikle olan aşkı, Daft Punk'ın klasik albümü Discovery ile başlamış ve bu, gruplarda canlı müzikten DJ'lik ve stüdyo prodüksiyonuna bir geçişe yol açmıştır. 2006'daki ilk çıkışından bu yana Tim, becerilerini çeşitli bir diskografi oluşturmak için kullanmış; Cocoon gibi plak şirketleriyle tekno, Dirtybird için ise dans pisti odaklı house müziği üretmiştir. Bu süreçte, Her Future Ghost (Cocoon) adlı bir albüm çıkarmış, Underworld, Paul McCartney, Ben Bohmer, Friendly Fires, Eelke Kleijn, Perry Farrell, Sébastien Léger, Cassius, Seth Troxler ve Lee Burridge gibi isimler için etkileyici ve çeşitli remiksler üretmiş ve Invisible Minds takma adıyla alternatif pop materyalleri yazmıştır. Tüm bu başarıların ortasında, Tim kendi gerçek sesini keşfetmeye çalışmıştır. Zaman zaman hissettiği memnuniyetsizlik, deney yapma arzusunu körüklemiştir. 2016'da, For A Memory adlı, Get Weird'de çıkan bir parça, bu sürecin önemli bir adımı olmuştur. 11 dakikalık, derin ve son derece iyi üretilmiş bu melodik house parçası, Tim'in yaratıcılığının derinlik, duygu ve müzikalite üzerine inşa edilmiş olan imza sesinin temellerini atmıştır. 2018'de çıkardığı Her Future Ghost albümüyle birlikte, For A Memory Tim Green'in bugünkü haline geçişinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu çıkışlar, kendini rahat hissettiği bir ses bulma yolundaki sürekli çabasının bir parçasıydı ve melodik alana doğru yavaş yavaş kayışının katalizörü oldu. Bu duygusal sesi keşfederek, kendi ritmini bulup yaratıcılığıyla rahat bir yer edinen Tim, birçok sanatçının özlemini çektiği özgürlüğü elde etmiştir. Lee Burridge ile uzun süredir devam eden bir dostluk da Tim'in gelişiminde rol oynamıştır (Lee, Tim'in 2006'daki ilk çıkışından itibaren müziğini setlerinde desteklemiştir). Tim'in müzikalitesi, genetik yapısından gruplarda çalmaya, çeşitli arka kataloğuna kadar her zaman oradaydı. For A Memory ile atılan temeller üzerine inşa ederek, 2018'de Tim kendisine iyi hissettiren, bir amacı olmayan, sadece özgürce akan neşeli parçalar yaratmak için stüdyoya girmiştir. Bu parçaları Lee'ye göndermiş ve o da hemen onay vermiştir, böylece All Day I Dream ile olan bağlantısı başlamıştır. Mart 2020'de, ADID'deki ilk çıkışını Vacation To Life ile yapmıştır. Ardından Sébastien Léger ile birlikte çıkardığı Moho EP gelmiş ve bu da Tim'in yeteneklerini daha da pekiştirmiştir. 2020'den bu yana, All Day I Dream ile iki EP daha çıkarmıştır - The Moss ve The Night Is Blue, ayrıca bir albüm Eastbound Silhouette. Küresel tur programı yoğun bir şekilde devam etmekte olup, ABD'den Güney Amerika'ya, Asya ve Avrupa'yı kapsayan bir rotada seyahat etmektedir. Her durağında, sevgi, bağ ve hayatı dolu dolu yaşama arzusuyla yönlendirilen kitlelerle buluşmaktadır. Evde ailesiyle vakit geçirirken veya stüdyoda zaman harcarken bile, bu iyi enerji yayılmaya devam ederek bir rahatlık ve içsel huzur hissi yaratmaktadır. İlk adını duyurmasından neredeyse 20 yıl sonra, Tim Green hiç olmadığı kadar meşgul, dünyayı dolaşıyor ve kariyerinin en yaratıcı ve verimli dönemine giriyor. Ürettiği parçalardan çaldığı müziklere ve dans pistindeki insanların tepkilerine kadar pozitiflikle dolu. Parçalarının duygusal ve neşelendirici doğası, onu deneyimleyenlerle derin bir rezonansa sahip olup, sürekli bir olumlu geri bildirim akışına yol açmaktadır. Bu, Tim için bir rüya olup, bu yolculuğun her anından tam anlamıyla zevk alıyor ve bu, müziğinde ve sahnedeki duruşunda kendini gösteriyor. Bu, pozitif bir geri bildirim döngüsü haline gelmiş; aldığı enerji, ürettiği müziğe beslenerek, dans pistinde daha fazla pozitiflik yaratıyor ve bu, tekrar ona geri dönüyor.